Thursday, March 03, 2005

Ooo Ooo Ooo

Kaderin kederdeyse ne yapacağın bilinmez. Hep kederse kaderin hepsi senin elinde. Kuklaları istediğin gibi oynatabilirsin. Kimse yaşananları yazmadı, çünkü
kimse bu kadar dürüst olamaz.
Kim seni yönlendirebilir ki? Yaşanasılar köpek ısırığı gibi acıtsa bile duymamalı söylenenleri, bırakmalı fareler kemirsin kulaklarımızı.

Acının en ulaşılmazı paylaşmak bildiğini.

Kelimeler az gelir. Yaşarken kıvırma payı vermek lazım belki de ;) Sevgide dürüstlük aradım; evet aradığımı buldum. Sonra yönetmen beni gene işimden etti. Ben sahnede doğaçlama yapacağımı sanarken kaba etimi kurdun dişleri arasında buldum(En kaba tarafım, yontulmamış olan yanım kalbim benim.). Neler değişti setten atılalı? Değişim olmadı hayatımda(Değişim yoktur, gelişim vardır. Ebda).

Kısa bir süre oldu ayrılalı; ama geliştim gene. Dişlerim artık daha keskin. Isırdığımın canını kanatabilirim böylelikle. Haklayabilirim tak ettiği zaman beynime. Geçen gün filmin afişine baktım. Kurt, koyun ve kız oradaydı. Kurdun dişleri sarı ve parlak. Koyun kınalı ve aptal. Kızsa gelecek acının habercisi gibi çok tatlı ve saf. Kurt saf olanı kirletir. Elimde bir makas afişten kestim kurdun resmini. Kurdu kurtarınca ordan, tüm çekiciliği gitti. Onu yaşatmak isterken kendi mutlu dünyamda, idam ettim bile bile. Kurt kurtulduğuna kızgın daha bir vahşi. Koyun gene aynı meeee liyor. Kız üzgün göremediğine. Ben mutluyum acıyı gördükçe. Dişlerimin suyu çekiliyor. Onu bu haliyle gördükçe.

Bu benim oyunum.

Ve başrol hiçbir zaman kötü olmaz.

No comments: