Tuesday, May 24, 2005

Gel Yeter

Hangi gün
Söyle hangi gün
Açıyor birer birer çiçekler

Gel yeter

Olmasın elinde çiçekler
Yorgun, bitgin, habersiz çıkıp gel

Ansızın o sokak köşesinden
Biraz suçlu, biraz dağınık gel yeter

İster bir saat sürsün gel yeter
İster bir ömür geçsin gel yeter
İstersen dursun dünya
İstersen dönsün hızla

Farketmez son kez olsun gel yeter

Candan Erçetin Hazırım Albümü (1996)


* Bekliyorum; koyverip gittim kendimi,,, *

Thursday, May 19, 2005

Çok Masallar Dinledim

Çok masallar dinledim hayatta. Hayat-ki bir benzerinin diğerine anlattığı bir masal. Kimi zaman prenses oldum, bazen bir temizlikçi kız, bazen ufak kız çocuğu, bazen anne, bazen abla, bazen abi, bazen baba...

Hayat bumu?
Bir diğerinin diğerine yaşattığı masal mı?

Kolay değil bir şeyler.

Bir masal dinliyorum şu an, saçlarım dizlerine çöreklenmiş ve nutkum tutuk bir şekilde dinliyorum seni. Issız cehennemlerden nasıl da kulak kesildim geldim sana. Anlat bana bildiklerini diye. Dinleyip duruyorum seni.

Bir gözümden diğerine sakınıp kolluyorum seni. Sen beni uyuttuğunda ben uyanıp seni izliyorum. Üşüme diye sarılıyorum sımsıkı sana. Ve başlıyorum fısıldamaya...
Bildiklerin yalan, Anlattıkların avuntu, Ve sen yoksun...
Ben biliyorum ve tekrar tekrar söylüyorum...
"Sizin dünyanız benim basitliğimden öç alıyor"

Savunun kendinizi, yalan yaşatıyorlar size. Yalan sarılıp-yalan öpücükler konuyor dudaklarınıza.

Hiç bir insan yılana sarılıp uyumuşmudur cennet gördüğü cehennemde? Onu bilerek üşümüşmüdür koca yatakta?

Hayat bumu?
Bukadar mı?

Hep kahır, hep kahır, hep kahır,,, Bıktım Ben. (Cem KARACA)

Wednesday, May 11, 2005

Beklemek - Ertelemek - Unutmak

Dün yorgundum, düşünmekten. O kadar çok daldı ki gözlerim, ne düşündüğümü bilmeden baktım durdum neye baktığımı bilmeden.

Bugün üstüne gidiyorum kendimin. Hareket halimden dura kalmış kıza yaklaşıyorum, beni fark edecek gücü yok. Masamda babamın hediye ettiği mis kokulu mor çiçekler camdan esen rüzgarla burnuma doluyorlar, çok güzel kokuyorlar. Sanki beni bir yere davet ediyor bu güzel kokular. Artık çok yavan bir hayatım var, beni rahatsız eden bumu,?

Beklemek: unutmanın giriş bölümü.
Hiç bir şey beklemenin huzursuzluğunu iliklerinde hissetmişmidir bir insan?
Hissetmesin acıdır.
Gelmez çünkü... Bekleten herşey nankör, bekleyen herşey zavallıdır şu durumda.

Ertelemek: unutmanın gelişme bölümü.
Neyi ertelediğini unutup daha olaylar gelişecekken, unutmak için hatırlamışmıdır hiç bir insan. Tekrar tekrar benim yaptığım gibi.
Yapmasın acıdır.

Unutmak: unutmanın sonuç bölümüdür.
İsmini değiştirip başka bir kente taşınmaktır unutmak.
Etiketini değiştirip tekrar raflara koymaktır bir şeyi.
Unutmak bir daha asla onu hatırlıyamamaktır. Di-li geçmiş zamanlarda dolaşırken.
Unutmak kendini kandırmaktır. Şimdiki zamanda, ben burdayken.

Biliyormusun bunlarda benim deli saçmalarımdan başka bir şey değil diyorum bir yandan da ifade edemiyorum bunların doğrularını. Yada gene uydurmak istedim bir şeyler...

Ve biliyormusun benim hiç bir beklentim yok. Ve bu olay şu an için geçerli. Şu an ne kadar uzun/kısa bunuda bilmiyorum.

Yalın söylüyor; Ben bilmem unutmayı ben bilmem,,! (Bak bu gerçek hem güzel bir şarkı)
Kimsenin inanarak kapılacağı bir aşk yokken sen nerden çıktın
Duyduğum iki sözün biri yalanken seni kim böyle sakladı
Anlamadım daha önce nelere yıprandığını
Sorun bende mi anlamadım
Biz bu aşkla göklere
Duyulmamış düşlere
Kirlenmiş hayallere uçacaktık
Ben bilmem unutmayı ben bilmem
Yüreğimde ağırlığın
Sana esir canımla bu yollardan geçemem
Ben Bilmem / Yalın

Tuesday, May 10, 2005

Kardeşim ve Yeğenimden Mektup

Canım Ablam,

Hayatın boyunca mutluluklar hep seninle olsun. Hakediyorsun. Sevgin için savaş, yorulma. Çünkü kazanan sen olacaksın.

Herşey için teşekkürler. Yeğenin ve ben seni çok seviyoruz.
(Markacı Teyzemiz'e ;))

Kardeşin.

Monday, May 09, 2005

Uyurken

Aldığım en güzel hediyeydi,
Bu gece koklayıp,
yüzümü sürdüğüm.

Güzel saçların ellerimdeydi,
Uyurken.

Friday, May 06, 2005

Sevgiliye,,,

2 Ekim 2004 Cumartesi günüydü bu maili oglen arasinda bos kalan internet bilgisayarında okuduğumda. Utanmıştım, ve hiç bu kadar sevinemezdim. Tüm mutluluğumla öyle bir çalıştım ki gece 24;00 olduğunda fabrikadan nasıl çıktığımı nasıl eve gidip mutluluktan uyuyamadığımı daha dün gibi hatırlıyorum.

-----------
Sevgiliye

seni sabahın 8 inde sevdim
elimde bir sigara
sigara içtiğime hiç bu kadar sevinmemiştim

tembel olduğumdan o fabrikaya geldim
o perdelerin ardında gördüm güneşimi
tembel olduğuma hiç bu kadar sevinmemiştim

100 kontör beni 3 ay idare ederdi
10 günde 250 kontor yedim
kontörümün bittiğine hiç bu kadar sevinmemiştim

sabah beni uyandıranın sülalesine söverdim
bir sabah telefonum çaldı sabahın 8 iydi yine
sabahleyin uyandırıldığıma hiç bu kadar sevinmemiştim

benim ömrüm gülmekle geçti
hep esprilerimi kendim için yapardım başkası için diil
başka birinin gülmesine hiç bu kadar sevinmemiştim

yıllarca insanları umursamadan yaşadım
insanlar genelde beni severdi
ama birinin beni sevmesine hiç bu kadar sevinmemiştim

ben hayatım boyunca hiç bu kadar sevinmemiştim

Ama ötesi

ben pek üzülmem herşeyin Allahtan geldiğine inanırım vardır bir hayır derim

ömrümde ilk defa bir nefese ihtiyaç duydum bir gece yarısı

ilk defa ömrümde birinden yardım istedim

istediğim titreyen ellerimi normale döndürmek diildi

onu görmem için nefes almam gerekiyordu ve ben orda nefes alamıyordum

nefesim olmasını istedim bir gece yarısı

o yanımda diildi

üzüldüm ve ben ömrümde hiç bu kadar üzülmemiştim

Ama daha ötesi

benim ağzımdan çıkan her lafın her zaman arkasında durdum

ama benim bakmaya kıyamadığım

bir gözümden ötekine sakındığım

o ağızdan çıkan laflardan kırıldı

kurduğum cümlelerin ne önemi kaldı

hangi cümle onun orda kırıldığı incindiği gerçeğini değiştirir ki

hiç biri

ve ben yine üzüldüm

Aşk acıdır dedikleri bumuydu

yoksa daha hiçbirşey görmedim mi?

söz bahanedir

bir insanı diğerine yaklaştıran şey söz değil

belkide ikisindede bulunan ruhi birliktelikteden bir parçadır

sözlerimi ağzımdan diil kalbimden dinleyin

aynı şeylerimi anlıyacaksınız

Ama dahada ötesi

acı veya tatlı

huzur istiyorum mutlu olmak mutlu etmek

kavga gürültü değil

benimle omuz omuza yürüyecek bir dayanak istiyorum

dayanacak hiç bir yerim kalmadı

büyüdük çünkü

insanları tanıdık

ben şanslıydım çünkü hep kendim ayakta kalmaya çalıştım

ve hep kaldım

ama artık ulaşacağım yerlerin neye yarayacağını göremez oldum

okuduğum okul

kazandığım para

oturduğum ev

bindiğim araba

sonsuz özgürlük

geldiğim mevki

70 yaşında bir evde bir başına otururken

tüm bunların hesabını yapmak istemiyorum

Ama en ötesi

Seviyorum Seni

bunun ötesi yok


----------

Wednesday, May 04, 2005

Sevgiyle,,,

Sevgiyle yoğrulmamışsa yüreğin
Tekkede , manastırda eremezsin
Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada
Cennetin cehennemin üstündesin

Bir sır daha var , çözdüklerimden başka
Bir ışık daha var , bu ışıklardan başka
Hiç bir yaptığınla yetinme , geç öteye !
Bir şey daha var , bütün yaptıklarından başka

ÖMER HAYYAM