Monday, February 27, 2006

Cinnet geçiren esen den umuma açık bir alanda sesli yazışma – I

Sakin olmalıyım diyerek başlıyorum. Kurduğum cümleler canım acıdığı için dökülüyorlar beynimden, dilimden, eteğimden. Sakin ol! Okurken seninde canın yanacaktır.

Tırnak törpüsünün bir insan üzerinde kullandığına şahit oldum. Konuşmak istedikçe “ya yanlış düşünürse” diye düşündürtüyor insana, veya “ya biterse”, “ya üzülürse” vs. Anlayacağın “ya ve ama’ lar” tahribin başlıca sebebi. O kadar çok maşuk’u düşünüyorum ki, o kadar meşgulüm ki onunla bazen o yanımdayken bile ben mecnun gibi onu başka diyarlarda arıyorum. Ne oldu o kararlılığıma farkında değilim. (Bu çok canımı sıkıyor) Ben aşk-ı buldum ama kendimi kaybettim dost.

Arada kaldım, bir ömür boyu tek başıma sadece ben severek yaşayabilir miyim,? O kadar güçlü değilim. Sevilmeden yaşayamam, susarım hep. Susarsam gülemem. Saçım okşanmadan huzur bulamam ki ben. Sıcak bir kahve eşliğinde tüm egolarından arınmış bir şekilde oturamasam dostlarımşa baş başa hayat yaşayamam ki. Ve ben bu kadar katı kurallarla oynarken oyunu sen karşıma çıkıp beni rahatlamaya çalışırken çıldırttığın için ben içinde huzuru kalmamış ve çevresine mutluluk saçamayan biri olarak kala kalırım. Ve bu sebeple ben yalancılıktan küf tutmuş biriyim. Veyahut aşkı ilk kez tadan biri. Ne fark eder ki aşk da yalan değil mi,? Geçip gitmiyor mu? her şey.

Ben ne zaman kayboldum. Bir başlangıç, bir kayıp derler ya ne kadar doğruymuş.

Çok basit olacak ama dinle bakalım. Ben pembe gözlükleri olan, bir gözü yeşil diğer gözü mavi bir kızım ve saçlarımda turuncu olsun. Hem de konuşması gülmesi epey rahat biri olayım. Ve sen bu saçma hala aşık ol. Ben senin olayım. Sen benim ol. Sonra benim iki gözümde tek renge dönsün saçlarımda normal denen (-ki bu normalleri kim oluşturduysa hiç anlaşamıyoruz) bir renge vs. vs. değişiklikleri senin için yapar konuma gelince benim ne gibi bir anlamım kalir burada. Bir obje olmaktan öteye geçebilir miyim? Neden bu farzet ki ben olmuş bu kızı farzet ki sen değiştiriyon da öyle seviyon. Neden? Evlenmek için neden topluma oynuyoruz. Neden hep tribünlere oynuyoruz,? Neden,? Sen sahada bana çembe takıp düşürdükçe ben hiçbir şey anlamıyorum. Nefret ediyorum şekillenmiş cümlelerden. Nefret ediyorum kalıplaşmış standart yaşamlardan, sevgilerden.

Öyle ki bütün ağırlığımı kaybetmiş gibiyim. Kendime olan inancımı bile yitiriyorum. Yavaş yavaş. Zaten en acısıda bu ya. Beynin ölümünü seyrele gönül seyreyle.

Sakın beni yanlış anlama demiyecem. Eğer bu harekete geçiresekse beni, yanlış anla. Her kim ki okursa bu satırları ne saçlamamış bu deli diyeceğine bir düşünse trübüne oynarken takım arkdaşını kaybettiğini anlasa.Güvense takım arkadaşına da yontmasa.

Güvenmek; bütün dünyaların başlangıcı
Güvenmek; güvenmek
Güvenmek; aşılması gereken en büyük problemim
Güvenmek; büyük bir ego
Güvenmek; rahatlık ve huzur
Güvenmek; bütün inançların birleştiği tek nokta
Güvenmek; zor yakalanan
Güvenmek; zor kaybedilen
Güvenmek; kendime hep güvenirim
Güvenmek; sana da güvenirim

Ne zor değil mi? Birisine güvenmek yada birisinin güvenini kazanmak. Zaten aynı şeyler. Aynı cümleyi iki kere yazdım. Ama Sezar da brutüs e güvenmiş ti değil mi,? Zor bir çelişki. Kendime inandığım kadar çevremde olup biten hiç bir şeye inanamam. Ne kadar bencil biriyim farkında mısın?

İnanmak; düşünmemek
İnanmak; sıkı sıkı bağlanmak
İnanmak; aşılması gereken en büyük problemim
İnanmak; arayıp arayıp bulmak
İnanmak; ışık
İnanmak; sevmek
İnanmak; kendime hep inanırım
İnanmak; vazgeçmemek
İnanmak; sana da inanırım

Ne güvendiğimden geçebildim ne inandığımdan.

Kendime bir söz vermiştim yıllar önce. Yazarken düşünmeye başladığımda bitirmeliyim diye.

SON.

27,02,06 / 16;23

Monday, February 20, 2006

Kalk gidelim bu şehirden,

Dolaşalım kumsallarda
çılgın kalabalık artık uzaklarda,
yorulursan yaslan bana
sarılıp uyuyalım günbatımında
belki üstümüzden bir kuş geçer
kanadından bir tüy düşer
iner döne döne gökyüzünden.
hiç bir yüz güzel değil senin yüzünden
haydi kalk gidelim bu şehirden
gün doğarken yada güneş batarken
belki kuşlar geçer üstümüzden
kanatları senin ellerinden ellerinden...( yüksek sadakat-belki üstümüzden
bir kuş geçer)


Demek istediğim odurki artık kapalı bir kutu olmak ama kendinide ispiyon
etmek istemek isterken ancak bu kadar anlatabildim.
Anla işte hiç bir yüz güzel değil senin yüzünden, hadi kalk gidelim bu
şehirden...
Çünkü mevsimin en sıcağında terlemeyi özledim...

Tuesday, February 14, 2006

Deli Kızım Uyan...

Gece geçmez gündüz olmaz
Can bu dünyaya dayanmaz neden
Haykırdım dağlara duymaz
Bekledim günlerce yok ki gelen

Karlı dağların ardında biri yaşarmış
Bulut olur yağmur olur bize bakarmış
Hem yakın hem uzakmış, yanakları al almış

Deli kızım uyan
Söylenenler yalan
Deli kızım uyan
Birtek sensin duyan

Yerde oldum gökte oldum
Sormayın halim ah başım duman
Gönül uslanmayı bilmez
Düşlerim gerçek, gerçeğim yalan

Şebnem Ferah

Kalbim...

Siyah beyaz bir film gibiydin herkes uyurken izlediğim
Sevgilim benim çok özledim
Herzaman gitmek istediğim tatil yerleri gibiydin
Dergi sayfalarında hiç gidemediğim
Bu bir masal başı iyi mutsuz sonlu
Senle ben batı doğu ama dünya yuvarlak
Kalbim ellerim kadar küçük değil
Kalbim ellerim kadar küçük değil

En çok sevdiğim şarkıydın herkesten çok sevildin
Sevgilim benim çok özledim
Ben küçük bir kız heyecanlı oyuncaklarım tahtadandı
Hepsi kırıldı yapıştırdım
Bu bir masal başı iyi mutsuz sonlu
Senle ben batı doğu ama dünya yuvarlak
Kalbim ellerim kadar küçük değil
Kalbim ellerim kadar küçük değil

Ben küçük bir kız heyecanlı oyuncaklarım tahtadandı
Hepsi kırıldı yapıştırdım

Şebnem Ferah

Geçmişe Yolculuk...

Bugün kendimi kuru yapraklarla kaplı
çıkmaz bir sokağa benzetiyorum
Sadece o sokakta yaşayanlar üzerimden
Gelip geçiyor

Bugün kendimi odalarından çoğu boş
Bazen dolan bir otel gibi hissediyorum
Içimden ne hayatlar ne hikayeler ne aşklar
Geçip gidiyor

Ben böyle değildim ne zaman kayboldum
Rüzgarla dans ederdim ne zaman savruldum

Bir ses duydum geçmiş zamandan
Bir ses duydum küçük bir kızdan

Bir bilet istiyorum
Sadece gidiş olsun
çocukluğun saflığına
Gidip orda yaşamam gerek

Bilet istiyorum
Tek kişilik olsun
Yarına çıkabilmem için
Heyecanı hatırlamam gerek

Bugün kendimi parktaki bir bank gibi
Sessiz ve sabit hissediyorum
Geceleri üzerimde şehrin ışıkları
Yatıp uyuyor

Bugün kendimi tonlarca yük taşıyan
Gemilerin denizi gibi hissediyorum
Kaldırma kuvvetim var ama şehrin atıkları
Içime akıyor

Ben böyle değildim ne zaman kayboldum
Rüzgarla dans ederdim ne zaman savruldum

Bir ses duydum geçmiş zamandan
Bir ses duydum küçük bir kızdan

Bir bilet istiyorum
Sadece gidiş olsun
çocukluğun saflığına
Gidip orda yaşamam gerek

Bilet istiyorum
Tek kişilik olsun
Yarına çıkabilmem için
Heyecanı hatırlamam gerek.

Can Kiriklari 2005 - Şebnem Ferah

Monday, February 13, 2006

Hoşçakal...

Seni ararken kendimi kaybetmekten yoruldum,
Bulduğumu zannettiğimde kendimden ayrı düştüm

Bu garip bir veda olacak
Çünkü aslında hep içimdesin
Ne kadar uzağa gitsem de
Gittiğim her yerde benimlesin

Söylenecek söz yok,

Gidiyorum ben. . .

Hoşçakal
Hoşçakal
Hoşçakal
Hoşçakal

Ben bir kısrak gibi gelmişim dünyaya,
Şahlanıp koşmak içimde var

Hoşçakal. . .

Biraz su biraz yeşillik her yer benim evimdir
Taşırım dünyayı sırtımda
Her dil benim dilimdir
Ama söylenecek söz yok,

Gidiyorum ben. . .

Hoşçakal
Hoşçakal
Hoşçakal
Hoşçakal

Ben bir kısrak gibi gelmişim dünyaya
Şahlanıp gitmek içimde var

Hoşçakal. . . .

Can Kiriklari 2005 - Şebnem Ferah

Thursday, February 09, 2006

Annem ve Babam için...

Geçen gün feverin blog unu okuyorum(-ki kendisi feverim gülümdür). Babasına mektup yazmış bende özendim ona. Bende plansızca yazmak istedim.
Babam en iyi arkadaşım benim. Okuldan kaçtığımda ilk onun yanına giderdim, yada kopya çekerken yakalandığımda ilk ona anlatırdım. Yarışmada dereceye giremediğimde/derece aldığımda ilk kucak onun kucağıydı.
Öyleki çok çalışan hep bizim için çalışan babadır benim yakışıklı babam. Çocukken babam fabrikada çalışırken mesaili çalışır o evde uyurken ben be diger kardeslerim ses cıkartmazdık bile. Vakti olduğunda -ki bizim için hep vakti vardi. Ödevlerimizi onunla yapardık. Onunla evcilik oynardık, hepimize koltuk minderlerinden kulubeler yapardi. Annem gelip oyunumuzu bozacak diye aklımız cıkardı. Babama ufakken annemi pazara göndermesini isterdik. ;)

Benim babam mükemmeldi ve hala öyle. 4 çocugunun hiç birini ayırmadı. Elinden gelen neyse daha fazlası bizimdi. Ben ufakken hiç birseye özenmedim. Yada gidipte babama ağlamadım bana onu bunu al diye. Babam ve annem hiç eksik bırakmadı bizleri. Bir işçi maaşıyla 4 çocuk büyüdük. Elimizden ve aklımızdan geldiğince bir yerlere geldik. Olduğumuz şeyin en iyisi olmayı öğretti bu iki güzel insan bize. Bizim evde baba kutsaldır. Babam bir öksürsün ben çılgına dönerim. Derlerya kız çocugu babaya düşkündür diye ;) Anneme acıyorum 4 kızın içinde onu babam kadar düşünen yok sanki. ;) Şaka şaka.. şimdi annem bu satırları okuyup sinirlenir.. Sinirlenme güzel annem benim. Biz sevgi dolu bir evde büyüdük. Sevmeyi gülmeyi öğrendik. Şimdi hayat daha zormuş. O ufak kız çocuğu olup babamın bacakları arasında dolanıp bana mandavua(mandalina, çokk severim) al diye gezindiğim günler geride kaldi. Şimdi ambulans sesi duydugumda hemen babamı arıyorum. Korkuyorum ona bir şey olursa ben ne yaparım diye. Babamı diğer kardeşlerimden bile kıskanırım benim tek yanağımı öpüp diğerinin iki yanağını öperse kavga çıkartırım evde. Yada kardeşlerimden biri babamı yanlış anlasa hemen celallenirim. Annemden çok korktuğum için hep babamı anllatım ;)
Ortaokulda anket yapmışlardı. hobileriniz ve fobileriniz felan. Yapılan anket sonucu annemi okula cağırmışlardı. Ayşe Hanım bu kız sizden neden bu kadar çok korkuyor diye ;) Fobilerim kısmına annem yazmısımda onun için ;) İlkokulda annem sınıf annemizdi haftada bır sınıfa gelırdı hepımıze cıkolata alırdı hemde ama o zamanları cıkolatası gofrettı;) bır kutu gofret super bırsey...Annem sınıfa geldıgınde ogretmenım benı tahtaya kaldırırdı ve sorular sorardı sıır felan okutturmaya calısırdı. calısırdı cunku annem yokken ben bülbül annem sınıftayken süt dökmüş kedi. Ve bagırsaklarımdakı sansıdan ne yapacagımı bılmem.. hala koca kız oldum sınavım oldugu gun tuvaletten cıkamam ;))))) sımdı annemden korkmuyorum. cunku yemegımıde yıyorum, ustumude gıyıyorum, dersımede calısıyorum,, onu bana korkutacak seyler gectı ;)Şimdi tek baskısı en ufak kız kardesımın uzerınde.. ;) Birde yegenım acayıp tırsıyor annemden.. Zannedıyorum bende annem gıbı olucam. Çocuklarım ıcın butun fedakarlıkları yapabılen herturlu acıya gogus gerebılen ve bunları hıc bır zaman ısıttırmeyen. ama onun kadar cok konusmayı ıstemem ;))) hehehe bunu okuyunca dahada sınırlenecek emınım ;Pp..

Velhasılbinkelam Bir tek annem ve baba kıskanmazmıs evladını, ve en cok o sevıp gozetırmıs. Gordugum butun sevgılerın uzerınde onların bana sundugu. Bir pazar gunu sabahı ranzadan asagı atlayıp onların arasına kıvrılıp uyumak ıste huzur bu... Hersey bos...