Friday, March 18, 2005

Bencil Aşklara Ait - I (Yolcu)

Kararları tek başına almaya başladığın günden beri ben yalnızım. Ben tek başıma, başım kaşına kaşına yoğuruyorum sana yönelen her bir gerçeği.

Eve şimdi geldim ve saat hayli geç oldu. Hayret evdekiler giriş kapılarını kilitlememişler. Geç kalmama kimse sesini çıkartmadı. Bir benle takıldım bu gece herşeye...

Nescafe'nin içine; birbirimize hediye diye aldığımız çikolataları attık. Elim eline sığıyordu – ellerim ellerine dar geliyordu.

Aynı gecelerde aynı düşü görüp gecenin bir yarısı telefona saldıran ve meşgul tonu duyan iki insanız biz. Uzun periyotlarla görüşüyoruz ve o kadar basit bu...

Plansız ve bir o kadar da aynı.

Aynaya bakmayı ben çok severim zaten ;)

Evet biraz sarhoşum. İki haftadır üzülüyorum, paylaşım olan her şeyin kara kaplı deftere yazılıp ranzanın altına saklanıyor oluşuna... Pay-payla-paylaşım.

Pay; Senin yada benim adıma düşen hak.
Payla; Elindekileri bir sana, bir bana eşit olarak dağıt.
Paylaşım; Senin yapamadığın! Benimse korkusuzca “Beni payla” diye sana yalvarışım.

Ne çok anlamlar çıkartıyorum gecenin bu saatinde. Sevgili kurbağam fidel ve oğulları fidelin oğlu-1, fidelin oğlu-2, ..., o kadar çok ki kurbağalarım.

Bana bakıyorlar, sevimli pörtır (pörtlek diyemez o) gözleri çok canlı. Fırfır ise yatağımın yanında kalemi kağıdı bırakıp ona sarılmamı bekliyor, ben onu ısıtırken sen beni üşütüyorsun!

Dışarısı soğuk ve ben uyumalıyım. Tüm gün su içmemeliyim. ;) Karnım sabahtan beri aç. Kahve, çikolata, alkol karnımı doyurmaz ki. Ayyaş mıyım ben ya ;( Hayallerim kırıldı mı saldırıyorum her şeye.

Dün gece doktora gittik. Üzüntü sonucu mide ağrıları. Üzülmeden bir hayat geçirmeyi öneriyor doktor, dövüp uzaklaşmalı mıydım ;) Durgunlaşmışım öyle dediler bana. " Neyin var kız? " Sorusunun cevabı öyle uzun ki. Anlamazlar. “ Hiçbir şeyim yok ” Aslında bir çok şeyim var demek, anlamazlar. İyiler onlar, beni mutlu etmeye çalışıyorlar, beni arıyorlar telefonla.

Çikolata alıyorlar bana. Uykuluk ve kokoreç yemeğe gidiyoruz denize karşı. Beni mutlu etmeye çalışıyor herkes. Herkes deyip de bu kelimeyle küçümsediğim mutluluktan korkmayan kimseler. Bana nasılsın “ Canım ” diyor bir kısmı, bir kısmı da “ Özledim seni ”. Nasıl özlemişim bilmezsin. Hissediyorum; basitliğimin farkındalar. Bir tabak dolusu pizza kraker yanında limonlu gazozla Ninja Kaplumbağaları seyrederken, ben Mikelanjeloyum, sen Donatello, sen Rafael, sen Sprinter Usta çığlıkları arasında çekilen fotoğraf neşe kaynağımız oluyor. Beni biliyorlar, çocuk usluluğumu biliyorlar. Çünkü son sözü başta söylüyorum ve gaz yapmıyorum onlara ve herkese.

Karanlığında kaybolamam daha fazla. Gencim, güzelim. Sarhoş da oluyorum dilediğimce.( Bu kadar duru bir akıl, sarhoşluğu kabul etmez ama adı bu olsun.) Ayaklarım toprak benim, hiç uçmam havalarda.
Biz; sen-ben diye ayrıldığında cümleye başlarken, sende ben artmıştır artık.

Artık; yetti gidiyorum.
Artık; fazla gelmiş olan.
Artık; eskimiş, çöpleşmiş olan.
Artık; usanılmışlık olan.
Artık; hayatındaki, kırmızı koltuğu istemiyorum.

Yetti gidiyorum.

Yetti; yetmek fiili.
Yetti; fazla gelmek.
Yetti; yetti be senle mi uğraşıcam.
Yetti; yetti gayri sesim duyulmaz olmuş olan.
Yetti; doydum.
Yetti; bitti.

Al işte karar veriyorum senin adına da benim adıma da, üstüne soda içsen bile hazmedemezsin. Bulandın su misali, ağırlaştım gölgende. Kaldıramazsın.
Kaldıramazsan, kaldırılar gülüm ;)


Paylaşmaya önce bana, sevmeye önce 'ben' diye başlarsan eğer, yıkılan binanın artan tuğlaları ziyan olmasın diye duvarlar örersin kendine.

Paylaşmak ve sevgi; önce 'O' dedirtir.

Her şeyinin bu denli basit olduğu birinin üstüne ben Zorroyum, hurra diye atlaman senin gibi Süpermen'lere davetiye çıkartıyorlar bana bulaşmaları için. Sen o “Z” harfini kendi kaba tarafına kazı.

Korkma, ben korkmuyorum. Kendimi kaybetmedim ki ben, bu kadar gerçekçi olmak can sıkıyor değil mi, ne hoş.

Şimdi hiçlerim olan her şeylerini git paylaş onlarla.

Bencil bir aşk öyküsü bu.

İsmim gibiyim ben, kuralları sevemeyen. Sevince önce o diyen.

Basitim-basitsin.

Basit; birleşik ve karışık olmayan.
Basit; rahat olan.
Basit; ne olduğunun farkında olup rol yapmayan.

Rakı kokuyorum, çakmak çakasım var ağzımın içine. Yüzüne ejderha gibi hohlayabilmek için...

Elin ayrılığın elinde, dilin tüm hayallerimizi sökmüş!

En büyük küfrü kendime ediyorum; " Aslan Kral benim. "

YAZIMSILAR - XI

No comments: