Friday, March 21, 2008
Thursday, March 20, 2008
Nelerle uğraşıyorum bu aralar;
*Kim olduğumu hatırlattım,,!*
Bu aralar tam da olmak istediğim kıvamdayım.Tatlı desem yalan olur tatlı ama ekşi,Acı desem koca bir yalan olur acılı bir ekşi.. Yani bu aralar Ekşiyim ben en sevdiğim limon gibi. Ama yüzüm buruşmuyor. Belki bana sataşmaya çalışanlar "ayyyy bu ne yaaa" diyorlardır ;)) Bu ne mi bu "Esen"
Aslında kafamın içinde birbir tilki fiyk atsada ben en çok evimizin yapımına kanalize olmuş durumdayım. Geçen ayki isteğimle onu azda olsa çıldırtmış ama istediğimi yaptırtmıştım. (İlk fırsatta evimizin yapım aşaması fotoğraflarınıda eklemek istiyorum.) Neden mi? Çünkü üzerinde oldukça fazla düşünüyoruz. Hemen herşeyiyle birebir ilgileniyoruz, en basitinden oda kapısındaki cama islenecek özel boncuklara varana kadar. Evim bembeyaz olacak ama tavanı eymeli tuğla döşeli olacak tabi bu bir bölümü için işte geçen ay ben tutturdum o bölüme tahta döşenip ufak asma bölüm oluşturulacak diye tabikide yapıldı ama şimdi yatak odasının iki duvarınıda (ve o canım pencereler ve bahçe kapısı takılmış bitmiş olduğu halde) kırdırtmak istediğimi nasıl söylerim bunu düşünüp duruyorum. Çok geniş bir bahçemiz var içine ufak bir havuz yaptırtmak için çalışılmaya başlanıcak ama bir izin belgesine ihtiyacımız varmış, offf yaaa. Henüz güzel bir çim alanı yok ama az da olda sebzelerimiz var. Hiç sevmesemde taze soğanımız var mesela ;) Benim istediğim bahçeye bakan iki duvarı kırdırıp boydan boya cam döşetmek. Çünkü yatak odası ve oturma odası bir L oluşturacak şekilde çıkıntı yapıyor bahçeye. Aslında bahçeye bakan bütün duvarları komple cam yaptırtsak daha iyi olur ama bu adam beni artık öldüredebilir. Ben istiyorum ki ferah ferah bir oda olsun ;) Eğer çok inatçı ve ısrarcı olursam o duvarlarıda kırdırabilirim ;) Ama ya yaptıramazsam planımı offfff tam bir kaos ...Ben sonucu gelir yazarım ;) Geçen konuşmamızı hatırlıyorumda aşkım lavobo kırmızı olsun, şöyle Allahım bana güçver diyen bakışları ardından o daha cevap veremeden ben banyo yu tasarlamıştım, kataloglardan herşeyi ayarlamış maliyetini hesaplamıştım bile ;) Tabikide siyaha yakın gri ile kırmızının hakim olduğu bir banyo oldu ;) Genelde olaylar şöyle gelişiyor;
-Aşkımmmm...(Ben eğer "m" harfini uzattıysam birşey istiyor oluyorum ;Pp) Ben şunu şöyle istiyorum, çünkü böylesi daha iyi vs. vs. Bunu böyle yapsak iyi olur ben düşündüm planladım masraf şu kadar, eğer yaparsak böyle olur zart zurt diyorum, konuşmam bitiyor ve nasıl çok beğendin değil mi,?
-Kocaman gözleriyle bana hayran hayran bakan bir adam bunca plana ve düşünceye uzun uzun baktıktan sonra evet diyiveriyor çünkü. Zaten bunca çalışkanlığa hayır da denmez ;) Yani ben istiyorum o yapıveriyor değil ben istiyorum ben planlıyorum evin erkeğide onaylıyor. Zaten ben hiç bir zaman o emme basma tulumbalardan olmadım,! Bu da beni ASİL yapıyor ya. Bu kadar da gururumu eylesem birşeycik olmaz ;)
Birde şu mobilya konusunda biraz sürtüşücez ondan sonra sanırım onun canını sıkmam ;) Belki ileride başka planlarımla onu bunaltabilirim. Ve herhalde farkına varmışsınızdır evin bankası ve planlamacısı benim ;) Çünkü ben bir oğlak kadınıyım herşeyin en ince ayrıntısını düşünmek benim sorumluluğum ve bir işe başlanmadan hata adımlarını dahi hesaplamak onun maliyet hesabını tutmak en iyisini/kalitelisini ve SADE sini bulmak kesinlikle benim sorumluluğum. Çünkü eğer ben planlarsam birşeyi o zamanında orda olur, ve ben istiyorsam bir şeyi olanaklar dahilinde en iyisi olur. Dedim ya ben bir oğlak kadınıyım, sözümü dinlemek karşı tarafa hem para kazandırır hemde ömür ;) Ve bu oğlak yükselirken akrep de oluyor ya işte orda kafadan kopartıyorum ben ;)
Sonrasında derslerim şahane gidiyor, acayip verimli bir dönem bu benim için. İçimdeki heyecandan mı,? yoksa baharında gelişi mi,? bilmem ama şahaneyim bomba gibiyim. Etrafımı silkeledim, canımı sıkan,sıkmış ve sıkabilecek olan bütün müsfette kağıtları yaktım aynı adolf hitler gibi ;) Bilirsin ben geri dönmeyi sevmem, sevmediğim herhangi birşeyi yemem bile ;) Buna kazıklarda dahil. Zaten az olan parçalarımı dahada azaltarak , çoğalttım sevgimi. Yepyeni ve umut doluyum.
Baharında gelmesiyle şu fit kilomu dahada fitlemiş oldum. Kilomu bilmiyorum öğrenmek istemiyorum ama şöyle söyleyeyim 34 beden klasik pantelonlarım bol, 26 beden kotlarım da bol geliyor, s gömlek değilde xs daha bir yakışıyor ama şöyle ki yüzümdeki mutluluktan ötürü aaaa Esen ne kadar zayıflamışsın diyenler ama ne kadarda güzel gözüküyorsun diye eklemeden edemiyor. Aşkım bu halime bayılıyor ailecek zayıf ve kuru olmamız güzel aslında. Ama aşkım söyle 50 kiloya çıkmamın dahada güzel olacağını söylesede sanırsam bu ileride çocuk sahibi olmak istediğimde gerçekleşecek. Komşu teyzenin kızı liseden sonra evlendi çünkü ona göre evlilik kaçıştı neyse sonra tertipledi düzenledi hayatını ama ne bileyim sevmiyom ben o tarz başlayan hayatı neyse hatun doğurdu iyide kilo verdi ama beni gördükçe çatlatacak nazardan ay çıldırcam, ya birgün de benimle kendini kıyaslama be Allahın kulu. Diyor ki bana baksana senden daha zayıfım, Neeee duyamadım şu ayak bileklerine bak önce sen ondan sonra konuş manyak karı sinirimi bozma evlisin, çocuk doğurmuşsun ayol, ayyy deli etme adamı, göbeğin katlanıyor bir kere burma burma, daracık pantelonlar giyiyorsun yakışsa içim yanmayacak, birde bana baka baka konuşuyorsun... Harika güzel bir hatunsun ama lütfen git senin nazarından yolda sendelemekten bıktım birgün düşürde sende rahat bende ;))
Sonra siyah saten bir elbise aldım kendime, ama elbiseyi gördüğünde Aşkım bu ne Esen demeden geri kalmadı. Tabikide sen desende ben yeni tokalı siyah papuçlarımla o tişört elbiseyi giyecem,,! Eğer bu elbiseyide gidip değiştirsem bu üç olacak ama yapmayacağım bunu diğerlerinden çok daha sevdim. Birde gümüş kaplama bahçeme gelecek kuşlar için bir su çanağı aldım. Haftaya bunu görecek olan bu sabır küpü adam bu eksikmiydi diye düşünsede ben ona o parayı verip aldım. ;)) Haftayı iple çekiyorum, bir bavul ne süprizi olabilir ;))) Sanırım yarısı çeşit çeşit çikolata ve peynirdir ;) ehauhea ben kitapdan başka birşey alamadım bir maaşımında fazlasını o çanağa verince kalmadı birşey ;) Ama haftayı sabırsızlıkla bekliyorum. Aşkım, Aşkım...
XprodoksiT okuyordum ki ; Çin Atasözleri başlığı dikkatimi çekti bunlarıda çok beğendim.
* Hançer gibi bir dile fakat pamuk gibi bir yüreğe sahip ol.
* Önünden gelen bir mızraktan korunmak kolaydır fakat arkandan atılan oktan korunamazsın.
* Tarih eskileri anlatmaz yenileri yaratır.
* Duyduğumu unuturum, gördüğümü hatırlarım, yaptığımı anlarım.
* Gelenler korkmayanlardır. Korkanlar gelmediler.
* Duyduğuma inanmam; gördüğümün yarısına, yaptığımın tamanına inanırım.
* Gülerken göbeği oynamayan adamdan kork
* Dostunun alnındaki sineği baltayla kovalama.
* Küçük olaylar karşısında sabırlı olmazsan, büyük planları gerçekleştiremezsin.
* Rüzgâr yoksa dalga da yoktur .
* Ölüm sadece sonun başlangıcıdır.
* En fazla ileriye giden ok, en çok geriye çekilmiş yaydan çıkar.
* Fısıldanan sözler, çok kere yüksek sesle söylenenden daha uzağa giderler.
* Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen bir aptaldır. Ondan sakının.
Bilmeyen ve bilmediğini bilen bir öğrencidir. Ona öğretin.
Bilen ve bildiğini bilmeyen uykudadır. Onu uyandırın.
Bilen ve bildiğini bilen akıllıdır. Onu izleyin.
* Bir köpek bir şeye havlar, diğerleri de ona.
* Tabağındakini yiyor, tenceredekini düşünüyor.
* Dağlara çıkmayan, uzakları göremez.
* Bir oyun oynayacaksan oyunun kurallarını, hisseleri ve bitiş zamanını önceden belirle.
* Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluşuyorsa o yerde güneş batıyor demektir.
* Büyük kişilerin iradeleri, zayıfların ümitleri vardır.
* Derin olan kuyu değil kısa olan iptir.
* Bir kişiye balık verirsen, o gün karnını doyurursun.
Balık tutmayı öğretirsen, her gün karnını doyurursun.
* Bilgi sahibiyle her yeri dolaşan bir hazinedir.
Bu aralar tam da olmak istediğim kıvamdayım.Tatlı desem yalan olur tatlı ama ekşi,Acı desem koca bir yalan olur acılı bir ekşi.. Yani bu aralar Ekşiyim ben en sevdiğim limon gibi. Ama yüzüm buruşmuyor. Belki bana sataşmaya çalışanlar "ayyyy bu ne yaaa" diyorlardır ;)) Bu ne mi bu "Esen"
Aslında kafamın içinde birbir tilki fiyk atsada ben en çok evimizin yapımına kanalize olmuş durumdayım. Geçen ayki isteğimle onu azda olsa çıldırtmış ama istediğimi yaptırtmıştım. (İlk fırsatta evimizin yapım aşaması fotoğraflarınıda eklemek istiyorum.) Neden mi? Çünkü üzerinde oldukça fazla düşünüyoruz. Hemen herşeyiyle birebir ilgileniyoruz, en basitinden oda kapısındaki cama islenecek özel boncuklara varana kadar. Evim bembeyaz olacak ama tavanı eymeli tuğla döşeli olacak tabi bu bir bölümü için işte geçen ay ben tutturdum o bölüme tahta döşenip ufak asma bölüm oluşturulacak diye tabikide yapıldı ama şimdi yatak odasının iki duvarınıda (ve o canım pencereler ve bahçe kapısı takılmış bitmiş olduğu halde) kırdırtmak istediğimi nasıl söylerim bunu düşünüp duruyorum. Çok geniş bir bahçemiz var içine ufak bir havuz yaptırtmak için çalışılmaya başlanıcak ama bir izin belgesine ihtiyacımız varmış, offf yaaa. Henüz güzel bir çim alanı yok ama az da olda sebzelerimiz var. Hiç sevmesemde taze soğanımız var mesela ;) Benim istediğim bahçeye bakan iki duvarı kırdırıp boydan boya cam döşetmek. Çünkü yatak odası ve oturma odası bir L oluşturacak şekilde çıkıntı yapıyor bahçeye. Aslında bahçeye bakan bütün duvarları komple cam yaptırtsak daha iyi olur ama bu adam beni artık öldüredebilir. Ben istiyorum ki ferah ferah bir oda olsun ;) Eğer çok inatçı ve ısrarcı olursam o duvarlarıda kırdırabilirim ;) Ama ya yaptıramazsam planımı offfff tam bir kaos ...Ben sonucu gelir yazarım ;) Geçen konuşmamızı hatırlıyorumda aşkım lavobo kırmızı olsun, şöyle Allahım bana güçver diyen bakışları ardından o daha cevap veremeden ben banyo yu tasarlamıştım, kataloglardan herşeyi ayarlamış maliyetini hesaplamıştım bile ;) Tabikide siyaha yakın gri ile kırmızının hakim olduğu bir banyo oldu ;) Genelde olaylar şöyle gelişiyor;
-Aşkımmmm...(Ben eğer "m" harfini uzattıysam birşey istiyor oluyorum ;Pp) Ben şunu şöyle istiyorum, çünkü böylesi daha iyi vs. vs. Bunu böyle yapsak iyi olur ben düşündüm planladım masraf şu kadar, eğer yaparsak böyle olur zart zurt diyorum, konuşmam bitiyor ve nasıl çok beğendin değil mi,?
-Kocaman gözleriyle bana hayran hayran bakan bir adam bunca plana ve düşünceye uzun uzun baktıktan sonra evet diyiveriyor çünkü. Zaten bunca çalışkanlığa hayır da denmez ;) Yani ben istiyorum o yapıveriyor değil ben istiyorum ben planlıyorum evin erkeğide onaylıyor. Zaten ben hiç bir zaman o emme basma tulumbalardan olmadım,! Bu da beni ASİL yapıyor ya. Bu kadar da gururumu eylesem birşeycik olmaz ;)
Birde şu mobilya konusunda biraz sürtüşücez ondan sonra sanırım onun canını sıkmam ;) Belki ileride başka planlarımla onu bunaltabilirim. Ve herhalde farkına varmışsınızdır evin bankası ve planlamacısı benim ;) Çünkü ben bir oğlak kadınıyım herşeyin en ince ayrıntısını düşünmek benim sorumluluğum ve bir işe başlanmadan hata adımlarını dahi hesaplamak onun maliyet hesabını tutmak en iyisini/kalitelisini ve SADE sini bulmak kesinlikle benim sorumluluğum. Çünkü eğer ben planlarsam birşeyi o zamanında orda olur, ve ben istiyorsam bir şeyi olanaklar dahilinde en iyisi olur. Dedim ya ben bir oğlak kadınıyım, sözümü dinlemek karşı tarafa hem para kazandırır hemde ömür ;) Ve bu oğlak yükselirken akrep de oluyor ya işte orda kafadan kopartıyorum ben ;)
Sonrasında derslerim şahane gidiyor, acayip verimli bir dönem bu benim için. İçimdeki heyecandan mı,? yoksa baharında gelişi mi,? bilmem ama şahaneyim bomba gibiyim. Etrafımı silkeledim, canımı sıkan,sıkmış ve sıkabilecek olan bütün müsfette kağıtları yaktım aynı adolf hitler gibi ;) Bilirsin ben geri dönmeyi sevmem, sevmediğim herhangi birşeyi yemem bile ;) Buna kazıklarda dahil. Zaten az olan parçalarımı dahada azaltarak , çoğalttım sevgimi. Yepyeni ve umut doluyum.
Baharında gelmesiyle şu fit kilomu dahada fitlemiş oldum. Kilomu bilmiyorum öğrenmek istemiyorum ama şöyle söyleyeyim 34 beden klasik pantelonlarım bol, 26 beden kotlarım da bol geliyor, s gömlek değilde xs daha bir yakışıyor ama şöyle ki yüzümdeki mutluluktan ötürü aaaa Esen ne kadar zayıflamışsın diyenler ama ne kadarda güzel gözüküyorsun diye eklemeden edemiyor. Aşkım bu halime bayılıyor ailecek zayıf ve kuru olmamız güzel aslında. Ama aşkım söyle 50 kiloya çıkmamın dahada güzel olacağını söylesede sanırsam bu ileride çocuk sahibi olmak istediğimde gerçekleşecek. Komşu teyzenin kızı liseden sonra evlendi çünkü ona göre evlilik kaçıştı neyse sonra tertipledi düzenledi hayatını ama ne bileyim sevmiyom ben o tarz başlayan hayatı neyse hatun doğurdu iyide kilo verdi ama beni gördükçe çatlatacak nazardan ay çıldırcam, ya birgün de benimle kendini kıyaslama be Allahın kulu. Diyor ki bana baksana senden daha zayıfım, Neeee duyamadım şu ayak bileklerine bak önce sen ondan sonra konuş manyak karı sinirimi bozma evlisin, çocuk doğurmuşsun ayol, ayyy deli etme adamı, göbeğin katlanıyor bir kere burma burma, daracık pantelonlar giyiyorsun yakışsa içim yanmayacak, birde bana baka baka konuşuyorsun... Harika güzel bir hatunsun ama lütfen git senin nazarından yolda sendelemekten bıktım birgün düşürde sende rahat bende ;))
Sonra siyah saten bir elbise aldım kendime, ama elbiseyi gördüğünde Aşkım bu ne Esen demeden geri kalmadı. Tabikide sen desende ben yeni tokalı siyah papuçlarımla o tişört elbiseyi giyecem,,! Eğer bu elbiseyide gidip değiştirsem bu üç olacak ama yapmayacağım bunu diğerlerinden çok daha sevdim. Birde gümüş kaplama bahçeme gelecek kuşlar için bir su çanağı aldım. Haftaya bunu görecek olan bu sabır küpü adam bu eksikmiydi diye düşünsede ben ona o parayı verip aldım. ;)) Haftayı iple çekiyorum, bir bavul ne süprizi olabilir ;))) Sanırım yarısı çeşit çeşit çikolata ve peynirdir ;) ehauhea ben kitapdan başka birşey alamadım bir maaşımında fazlasını o çanağa verince kalmadı birşey ;) Ama haftayı sabırsızlıkla bekliyorum. Aşkım, Aşkım...
XprodoksiT okuyordum ki ; Çin Atasözleri başlığı dikkatimi çekti bunlarıda çok beğendim.
* Hançer gibi bir dile fakat pamuk gibi bir yüreğe sahip ol.
* Önünden gelen bir mızraktan korunmak kolaydır fakat arkandan atılan oktan korunamazsın.
* Tarih eskileri anlatmaz yenileri yaratır.
* Duyduğumu unuturum, gördüğümü hatırlarım, yaptığımı anlarım.
* Gelenler korkmayanlardır. Korkanlar gelmediler.
* Duyduğuma inanmam; gördüğümün yarısına, yaptığımın tamanına inanırım.
* Gülerken göbeği oynamayan adamdan kork
* Dostunun alnındaki sineği baltayla kovalama.
* Küçük olaylar karşısında sabırlı olmazsan, büyük planları gerçekleştiremezsin.
* Rüzgâr yoksa dalga da yoktur .
* Ölüm sadece sonun başlangıcıdır.
* En fazla ileriye giden ok, en çok geriye çekilmiş yaydan çıkar.
* Fısıldanan sözler, çok kere yüksek sesle söylenenden daha uzağa giderler.
* Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen bir aptaldır. Ondan sakının.
Bilmeyen ve bilmediğini bilen bir öğrencidir. Ona öğretin.
Bilen ve bildiğini bilmeyen uykudadır. Onu uyandırın.
Bilen ve bildiğini bilen akıllıdır. Onu izleyin.
* Bir köpek bir şeye havlar, diğerleri de ona.
* Tabağındakini yiyor, tenceredekini düşünüyor.
* Dağlara çıkmayan, uzakları göremez.
* Bir oyun oynayacaksan oyunun kurallarını, hisseleri ve bitiş zamanını önceden belirle.
* Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluşuyorsa o yerde güneş batıyor demektir.
* Büyük kişilerin iradeleri, zayıfların ümitleri vardır.
* Derin olan kuyu değil kısa olan iptir.
* Bir kişiye balık verirsen, o gün karnını doyurursun.
Balık tutmayı öğretirsen, her gün karnını doyurursun.
* Bilgi sahibiyle her yeri dolaşan bir hazinedir.
Sunday, March 16, 2008
Ve Ben bazen de,
Şu *şeyin, aslında Thurman Show gibi olduğunu düşünüyorum. Yani evet bundan ibaret.
Bir şeye inanmak zordur ama inandığında vazgeçmek dahada zordur ve öyle olmuştu.
Ve bilmem bilirmisiniz Perhan, Azra ya demişti ki;
-Hayallerim kül oldu.
-Ve hayalleri olmayan bir çingene nedir ki?
Gelinlik giymek zordu aslında, rüzgarda uçuşan duvağa katılan gözyaşlarının hesabını kimse ödeyemedi.
Ve hiçbir şarkı böyle iç yakmadı.
Ve ölüm hiç bu kadar masum bırakmadı kimseyi...
-Hayır Azra. Hayır ölme.
Ve ben bu kadar ağlamadım hiçbirşeye.
-Sevgili büyükanne; belkide senin söylediklerin gerçek oldu. Artık hiçkimseye inancım kalmadığını söylediğimde bana, "eğer hiçbirşeye inanmazsan Tanrı sana sırtını çevirir".. demiştin. "Hiçkimse için ve tanrı için faydalı olamazsın."
Ve Perhan için öyle olmuştu...
*şey diye adlandırdığım; şıh saniye.
Bir şeye inanmak zordur ama inandığında vazgeçmek dahada zordur ve öyle olmuştu.
Ve bilmem bilirmisiniz Perhan, Azra ya demişti ki;
-Hayallerim kül oldu.
-Ve hayalleri olmayan bir çingene nedir ki?
Gelinlik giymek zordu aslında, rüzgarda uçuşan duvağa katılan gözyaşlarının hesabını kimse ödeyemedi.
Ve hiçbir şarkı böyle iç yakmadı.
Ve ölüm hiç bu kadar masum bırakmadı kimseyi...
-Hayır Azra. Hayır ölme.
Ve ben bu kadar ağlamadım hiçbirşeye.
-Sevgili büyükanne; belkide senin söylediklerin gerçek oldu. Artık hiçkimseye inancım kalmadığını söylediğimde bana, "eğer hiçbirşeye inanmazsan Tanrı sana sırtını çevirir".. demiştin. "Hiçkimse için ve tanrı için faydalı olamazsın."
Ve Perhan için öyle olmuştu...
*şey diye adlandırdığım; şıh saniye.
Friday, March 14, 2008
The Rasmus - First Day Of My Life
Feel like I'm stoned
wanna be alone, just for a while, unknown
Weeks on the road a long way from home
just shut off the phone
And you say I'll heal you,
I'll always be yours
and you say I'll kill you if I do something wrong
yeah, yeah, yeah ,yeah, yeah, yeah
Still feels like the first time
to stand here by your side
together regardless
we'll walk through the darkness
Still feels like the first day of my life
Remember the times
together we swore, never give up this life
still hanging on, still going strong
here I belong
And maybe I'm crazy
but I just can't slow down
And maybe I'm crazy
but at least I'm still around
yeah, yeah, yeah, yeah, yeah, yeah
Still feels like the first time
to stand here by your side
together regardless
we'll walk through the darkness
Still feels like the first day of my life
Feels like the first day of my life,
(feels like the first day)
Still feels like the first day of my life
Still feels like the first time
to stand here by your side
together regardless
we'll walk through the darkness
Still feels like the first day of my
still feels like the first day of my
still feels like the first day of my life
wanna be alone, just for a while, unknown
Weeks on the road a long way from home
just shut off the phone
And you say I'll heal you,
I'll always be yours
and you say I'll kill you if I do something wrong
yeah, yeah, yeah ,yeah, yeah, yeah
Still feels like the first time
to stand here by your side
together regardless
we'll walk through the darkness
Still feels like the first day of my life
Remember the times
together we swore, never give up this life
still hanging on, still going strong
here I belong
And maybe I'm crazy
but I just can't slow down
And maybe I'm crazy
but at least I'm still around
yeah, yeah, yeah, yeah, yeah, yeah
Still feels like the first time
to stand here by your side
together regardless
we'll walk through the darkness
Still feels like the first day of my life
Feels like the first day of my life,
(feels like the first day)
Still feels like the first day of my life
Still feels like the first time
to stand here by your side
together regardless
we'll walk through the darkness
Still feels like the first day of my
still feels like the first day of my
still feels like the first day of my life
Wednesday, March 12, 2008
Ben Senin Var Ya,
Ne sanıyordun ayrılmamı dağılmamı yada
Ne düşünordun hakkımda günahın boynuna
O onu dedi bu bunu dedi sen sustunmu ki
Bana onları anlatıyorsun onlara beni
Bırak bu işleri hadi dostum
O hikayelere ben çok tokum
Benim yolum belli amacım umutlarım var
Sende senin taşıdıgın art niyetlerin var
Ben senin varya lafınla şekil alamam
Ben senin varya halini yadırgayamam
Sen benim varya tırnagıma makas bile
Sen benim varya e ne söylesem nafile
Bana ne dilersen kendinde fazlasıyla yaşa
Seni seviyorsam sanane aşk benim canımda
Nekadar uzak o kadar iyi arkadaşça bari
Hiç bişey problem degil görüşürüz yazi
Bırak bu işleri hadi dostum
O hikayelere ben çok tokum
Benim yolum belli amacım umutlarım var
Sende senin taşıdıgın art niyetlerin var
Ben senin varya lafınla şekil alamam
Ben senin varya halini yadırgayamam
Sen benim varya tırnagıma makas bile
Sen benim varya e ne söylesem nafile
Ben Senin Var Ya............
HIIIIIRRRRRRRRRRRRRRR,,, DAHA YAKLAŞAMAZSIN SEN BU BAHÇEYE,,,
Ne düşünordun hakkımda günahın boynuna
O onu dedi bu bunu dedi sen sustunmu ki
Bana onları anlatıyorsun onlara beni
Bırak bu işleri hadi dostum
O hikayelere ben çok tokum
Benim yolum belli amacım umutlarım var
Sende senin taşıdıgın art niyetlerin var
Ben senin varya lafınla şekil alamam
Ben senin varya halini yadırgayamam
Sen benim varya tırnagıma makas bile
Sen benim varya e ne söylesem nafile
Bana ne dilersen kendinde fazlasıyla yaşa
Seni seviyorsam sanane aşk benim canımda
Nekadar uzak o kadar iyi arkadaşça bari
Hiç bişey problem degil görüşürüz yazi
Bırak bu işleri hadi dostum
O hikayelere ben çok tokum
Benim yolum belli amacım umutlarım var
Sende senin taşıdıgın art niyetlerin var
Ben senin varya lafınla şekil alamam
Ben senin varya halini yadırgayamam
Sen benim varya tırnagıma makas bile
Sen benim varya e ne söylesem nafile
Ben Senin Var Ya............
HIIIIIRRRRRRRRRRRRRRR,,, DAHA YAKLAŞAMAZSIN SEN BU BAHÇEYE,,,
Monday, March 10, 2008
İFŞA
*İfşa
bana yabancı olmayan birşey.
Şunu açıklamak için geldim gene. Yani azda olsa kendimi , sonuçta burası benim. Ve ben burada özgürlüğümü(aslında varlığına hiçbiryerde inanmadığım) hissedebiliyorum. Aslında bende burda kendimin göstermek ve tanıtmak istediğim kadarını ifşa etmiyormuyum,? ;)
Aşk ve ihanet hakkında yazmak istiyorum. Baharında burnuma dolmasıyla beraber çığlık çığlığa yürüyorum caddelerde.
Şu an çevremde sevdiğine ihanet eden o kadar çok insan varki. Bunların dini , dili , evli olması, bekar olması , ne olduğunun , kim ve kimler olduğunun hiç önemi yok. Geçen gün gazetede okuduğum bir haber bir aile ve çocuklarıda var bayan eşini akrabasıyla aldattığı için adamda bunu öğrenip eşini iç çamaşırıyla boğup diğer adamın hediye ettiği telefonla çok kötü şekilde cezalandırıyor eşini. Şimdi düşünüyorumda bir cep telefonuna telef olmuş bir hayat ve ortada kalmış günahsız yavrular. İşte cenneti de cehennemi de kendimiz yaratıyoruz farkındamısınız. Yani bazen ve çoğu zaman insanı sevdiklerine gelen zararla üzer. İşte bumerang gelipde bunlara zarar veriyor ya işte cehenneme düşüyorsun. Haydi kaldır kafanıda uyan artık ey insan oğlu şu hayata hak ettiği değeri ver artık...
Tutupda buraya Yalan Rüzgarı serüvenleri yazmaya gelmedim. (Ama bildiklerini yazacak olursam yalan rüzgarıyla hayat ağacını toplar hepsine Ceyar sillesi çarpar gazetelerin üçüncü sayfasına haber olacak talihli-talihsiz serüvencikler dizisi yazabilirdim.) Gerçi ben buraya Ceyar olarakda gelmedim. ;) Sevmelerden bahsetmek istedim sadece.
"Bana göre gerçek sevginin tek kanıtı, sadakattir..."
Ve herkez böyle olsun istiyorum ama değiştiremem değil mi dünyayı,?
Yani internet üzerinden başka kimlikle aldatmak, başka birini düşlemek yada birisiyle ciddi ciddi görüşmek birbirinden hiç bir farkı yok bunların.
Allahım sevdiğim adam ne kadar şanslı, ne kadar şanslı ve ne kadar şanslı...
Ama ben annemide aldatmadım, ablamıda aldatmadım yanı aldatmak kişinin cinsel hayatıyla sınırlı değil ki. Ama cezasını bulmuştur bana ihanet eden / hakkım kadar / yoksa birşey yok. Lise arkadaşım serap hayran olduğum bir kızdır çok severim hacıların hacısı öpücükler burdan sana. Lisede birbirimize hacı diye hitap ederdikde... ;) Serap derdiki Esen senin dostun olmak çok güzel ama düşmanın olmayı istemezdim. Haklıydı ben de büyüdükçe anladım bunun ne doğru olduğunu. Yaptıklarıma baktım, mahrum bıraktıklarıma baktım. Ve eğer bana yanlış yaptıysan seni silip atacak büyüklüğü göstermişimdir evet tutup gırtlağını sıkmamışımdır ama bumerang gibi acıttığın ihanet dönüp seni bulmuştur ve bulacaktırda. Çünkü; "herkez hak ettiğini acıyacaktır..."
Yaaa tamam kimseyi kimseye söyleyecek değilim ne haliniz varsa görün kimin elinin kimin cebinde olduğu da umrumda değil. Demek istediğim çeki düzen verin lan kendinize,,! İbne ve puşt oyunlarla hayatın içine ettiniz, yeterin lan....
Ve babalık sende şunu öğren benden sana iş çıkmaz bekleyipde durma beni,,! Bir insan iki kişiye aşık olamaz çünkü. Ve ben senin küçük aşkında olamam. Bunu sevgiye aç , klavye delikanlılarına klavye aşıklarına sunabilirsin.
Velhasıl binkelam ne dedik ne oldu.
Hımm ifşa; birşeyler ifşa ettim herhalde.
Haydi kalın sağlıcakla...
bana yabancı olmayan birşey.
Şunu açıklamak için geldim gene. Yani azda olsa kendimi , sonuçta burası benim. Ve ben burada özgürlüğümü(aslında varlığına hiçbiryerde inanmadığım) hissedebiliyorum. Aslında bende burda kendimin göstermek ve tanıtmak istediğim kadarını ifşa etmiyormuyum,? ;)
Aşk ve ihanet hakkında yazmak istiyorum. Baharında burnuma dolmasıyla beraber çığlık çığlığa yürüyorum caddelerde.
Şu an çevremde sevdiğine ihanet eden o kadar çok insan varki. Bunların dini , dili , evli olması, bekar olması , ne olduğunun , kim ve kimler olduğunun hiç önemi yok. Geçen gün gazetede okuduğum bir haber bir aile ve çocuklarıda var bayan eşini akrabasıyla aldattığı için adamda bunu öğrenip eşini iç çamaşırıyla boğup diğer adamın hediye ettiği telefonla çok kötü şekilde cezalandırıyor eşini. Şimdi düşünüyorumda bir cep telefonuna telef olmuş bir hayat ve ortada kalmış günahsız yavrular. İşte cenneti de cehennemi de kendimiz yaratıyoruz farkındamısınız. Yani bazen ve çoğu zaman insanı sevdiklerine gelen zararla üzer. İşte bumerang gelipde bunlara zarar veriyor ya işte cehenneme düşüyorsun. Haydi kaldır kafanıda uyan artık ey insan oğlu şu hayata hak ettiği değeri ver artık...
Tutupda buraya Yalan Rüzgarı serüvenleri yazmaya gelmedim. (Ama bildiklerini yazacak olursam yalan rüzgarıyla hayat ağacını toplar hepsine Ceyar sillesi çarpar gazetelerin üçüncü sayfasına haber olacak talihli-talihsiz serüvencikler dizisi yazabilirdim.) Gerçi ben buraya Ceyar olarakda gelmedim. ;) Sevmelerden bahsetmek istedim sadece.
"Bana göre gerçek sevginin tek kanıtı, sadakattir..."
Ve herkez böyle olsun istiyorum ama değiştiremem değil mi dünyayı,?
Yani internet üzerinden başka kimlikle aldatmak, başka birini düşlemek yada birisiyle ciddi ciddi görüşmek birbirinden hiç bir farkı yok bunların.
Allahım sevdiğim adam ne kadar şanslı, ne kadar şanslı ve ne kadar şanslı...
Ama ben annemide aldatmadım, ablamıda aldatmadım yanı aldatmak kişinin cinsel hayatıyla sınırlı değil ki. Ama cezasını bulmuştur bana ihanet eden / hakkım kadar / yoksa birşey yok. Lise arkadaşım serap hayran olduğum bir kızdır çok severim hacıların hacısı öpücükler burdan sana. Lisede birbirimize hacı diye hitap ederdikde... ;) Serap derdiki Esen senin dostun olmak çok güzel ama düşmanın olmayı istemezdim. Haklıydı ben de büyüdükçe anladım bunun ne doğru olduğunu. Yaptıklarıma baktım, mahrum bıraktıklarıma baktım. Ve eğer bana yanlış yaptıysan seni silip atacak büyüklüğü göstermişimdir evet tutup gırtlağını sıkmamışımdır ama bumerang gibi acıttığın ihanet dönüp seni bulmuştur ve bulacaktırda. Çünkü; "herkez hak ettiğini acıyacaktır..."
Yaaa tamam kimseyi kimseye söyleyecek değilim ne haliniz varsa görün kimin elinin kimin cebinde olduğu da umrumda değil. Demek istediğim çeki düzen verin lan kendinize,,! İbne ve puşt oyunlarla hayatın içine ettiniz, yeterin lan....
Ve babalık sende şunu öğren benden sana iş çıkmaz bekleyipde durma beni,,! Bir insan iki kişiye aşık olamaz çünkü. Ve ben senin küçük aşkında olamam. Bunu sevgiye aç , klavye delikanlılarına klavye aşıklarına sunabilirsin.
Velhasıl binkelam ne dedik ne oldu.
Hımm ifşa; birşeyler ifşa ettim herhalde.
Haydi kalın sağlıcakla...
Friday, March 07, 2008
SANA ÇILGINCA AŞIĞIM,,!
Şimdi ben ve şimdi burda beklerken aşığım sana aşık, çocuk duyuyormusun beni.
Sen bana Gell Gell dediğin zaman ben çığ gibi düşüyorum aslında ama sen görmüyorsun.
Sen bana yapma esen dediğinde ben olmamış olmak bile istiyorum, anlatabildim mi,?
Sana birşeyleri anlatamıyor olmayı bile seviyorum. Benim anlatamadığımı düşündüğüm şeyleri aslında sen o mükemmel gözlerinle bana bakarak anlıyorsun.. Ne anlatmak istiyorsam dudaklarıma dokunup dudaklarına çekip götürüyorsun bir daha başka şeyler anlatmamı bekliyor, bekliyorsun. Oradan dudaklarımdan dudaklarına çekerek götürüyorsun aslında beni bilmediğim o en güzel senli benli dünyalara.
Uyandığım günlerin hepsinin bir ismi var sana söylemediğim. Bir gün aşık koyuyorum o günün adını, bir gün çılgınca aşık diyorum mesela o güne ve bir günde deliler gibi aşık diyorum mesela. Ben seni severken sen uzaktayken bile içim içimi yiyor bir çığlık çıkmak istiyor içimden ve burnum sızlıyor gözlerim doluyor. Ben seni o en mahmur halinde günaydın demenle seviyorum, ben seni seviyorum çünkü ben seni sevdim çünkü hep seni sevdim ben çocuk.
Tükürdüğümün kara basanlarını sen kovdun düşlerimden bana tek başıma olmadığımı hissettirdin, bunca yıllık sevgi arayışımın tanımıydı bu sen bana yanlız olmadığımı hissettirdin,,! Çünkü babamı ve annemi düşündüğümde de böyle ulaşılmaz bir sevgi hissettiğimi biliyordum bunu arıyordum yani ihanet edilemeyecek bir sevgiyi yani kızgınlıkta küskünlükte silinip atılamayacak otistik bir sevgi istiyordum bu kapıyı sen bana güvenerek açtın çocuk..
Seni severken o en fevri halinle bile seviyorum sen kızgınken onun saniyeler içinde yok olacağını bilerek seyrediyorum seni. Otu boku yanlış anlayabilme ihtimalinin yüksek oluşunu bile seviyorum. Her gün senle öğrenip hayatı sana öğretiyorum...
Seni seviyorum, enseme şaplak attığında bile. Gizemimin görülmesi umrumda olmuyor senin yanındayken yada maskelerimin önemi yok seninleyken. En yalın halimle dokunuyorum vücüduna bir solukta ezberlemeye korktuğum o en güzel her karesine.
Kızıllı kumrala çalmış saçlarını üç numaraya vurduğumda bana kızmayışına yada göğsüne yapıştırdığım sakızın acısıyla uyanmanda bile yada yaptığım ve yapacağım her türlü psikopat şakayla gülüp geçerken bile beni sevdiğini biliyorum.
Biz bu hayatı köreltmek için seçmedik,!
Hayat sana kızamıyacak kadar kısa...
Sen ordayken, burdayken, heryanımı sarmışken yazıyorum bunları, anlatamıyacağım onca şeyi yazar olduğum gibi.
Seni ve senli yarınlarımı seviyorum.
Ne olduğunu bilmeni seviyorum benim bütün fevriliklerime esenn deyip o bütün sinirimi çekmene bayılıyorum. Çocukluklarıma çocuk olmanı ciddiyken herşeyi tartışmayı seviyorum seninle. İddaya girmeye bayılıyorum seninle, herseferinde kaybedip bana dondurma almaların hoşuma gidiyor , elimden dükkana sokup da. Haydi al bakalım demelerini de seviyorum. Tavlada yenilmene yenilirken çamura yatmana o ufak tatil için aldığımız tavlayı yerle bir etmene bayılıyorum. Ardındanda haydi gel dama oynayalım demenede bayılıyorum.
Üstümdeki en ufak değişikliği fark etmene hasta oluyorum.. Hııı bu yeni mi diye sormalarına da..
İşten geldikten sonra bütün gün ne yaptığımı anlatmaya ve sıkılmadan dinlemene bayılıyorum..
Benim için alışveriş yapmana ve alışveriş yaparken bana yakışanı bilmene, zevkine hayran oluyorum.
Ve ben en çok ileride bize benzeyen bi çocuk yapabilme ihtimalimizi seviyorum...
Seni sevdim, seviyorum, seveceğim...
Sen bana Gell Gell dediğin zaman ben çığ gibi düşüyorum aslında ama sen görmüyorsun.
Sen bana yapma esen dediğinde ben olmamış olmak bile istiyorum, anlatabildim mi,?
Sana birşeyleri anlatamıyor olmayı bile seviyorum. Benim anlatamadığımı düşündüğüm şeyleri aslında sen o mükemmel gözlerinle bana bakarak anlıyorsun.. Ne anlatmak istiyorsam dudaklarıma dokunup dudaklarına çekip götürüyorsun bir daha başka şeyler anlatmamı bekliyor, bekliyorsun. Oradan dudaklarımdan dudaklarına çekerek götürüyorsun aslında beni bilmediğim o en güzel senli benli dünyalara.
Uyandığım günlerin hepsinin bir ismi var sana söylemediğim. Bir gün aşık koyuyorum o günün adını, bir gün çılgınca aşık diyorum mesela o güne ve bir günde deliler gibi aşık diyorum mesela. Ben seni severken sen uzaktayken bile içim içimi yiyor bir çığlık çıkmak istiyor içimden ve burnum sızlıyor gözlerim doluyor. Ben seni o en mahmur halinde günaydın demenle seviyorum, ben seni seviyorum çünkü ben seni sevdim çünkü hep seni sevdim ben çocuk.
Tükürdüğümün kara basanlarını sen kovdun düşlerimden bana tek başıma olmadığımı hissettirdin, bunca yıllık sevgi arayışımın tanımıydı bu sen bana yanlız olmadığımı hissettirdin,,! Çünkü babamı ve annemi düşündüğümde de böyle ulaşılmaz bir sevgi hissettiğimi biliyordum bunu arıyordum yani ihanet edilemeyecek bir sevgiyi yani kızgınlıkta küskünlükte silinip atılamayacak otistik bir sevgi istiyordum bu kapıyı sen bana güvenerek açtın çocuk..
Seni severken o en fevri halinle bile seviyorum sen kızgınken onun saniyeler içinde yok olacağını bilerek seyrediyorum seni. Otu boku yanlış anlayabilme ihtimalinin yüksek oluşunu bile seviyorum. Her gün senle öğrenip hayatı sana öğretiyorum...
Seni seviyorum, enseme şaplak attığında bile. Gizemimin görülmesi umrumda olmuyor senin yanındayken yada maskelerimin önemi yok seninleyken. En yalın halimle dokunuyorum vücüduna bir solukta ezberlemeye korktuğum o en güzel her karesine.
Kızıllı kumrala çalmış saçlarını üç numaraya vurduğumda bana kızmayışına yada göğsüne yapıştırdığım sakızın acısıyla uyanmanda bile yada yaptığım ve yapacağım her türlü psikopat şakayla gülüp geçerken bile beni sevdiğini biliyorum.
Biz bu hayatı köreltmek için seçmedik,!
Hayat sana kızamıyacak kadar kısa...
Sen ordayken, burdayken, heryanımı sarmışken yazıyorum bunları, anlatamıyacağım onca şeyi yazar olduğum gibi.
Seni ve senli yarınlarımı seviyorum.
Ne olduğunu bilmeni seviyorum benim bütün fevriliklerime esenn deyip o bütün sinirimi çekmene bayılıyorum. Çocukluklarıma çocuk olmanı ciddiyken herşeyi tartışmayı seviyorum seninle. İddaya girmeye bayılıyorum seninle, herseferinde kaybedip bana dondurma almaların hoşuma gidiyor , elimden dükkana sokup da. Haydi al bakalım demelerini de seviyorum. Tavlada yenilmene yenilirken çamura yatmana o ufak tatil için aldığımız tavlayı yerle bir etmene bayılıyorum. Ardındanda haydi gel dama oynayalım demenede bayılıyorum.
Üstümdeki en ufak değişikliği fark etmene hasta oluyorum.. Hııı bu yeni mi diye sormalarına da..
İşten geldikten sonra bütün gün ne yaptığımı anlatmaya ve sıkılmadan dinlemene bayılıyorum..
Benim için alışveriş yapmana ve alışveriş yaparken bana yakışanı bilmene, zevkine hayran oluyorum.
Ve ben en çok ileride bize benzeyen bi çocuk yapabilme ihtimalimizi seviyorum...
Seni sevdim, seviyorum, seveceğim...
Wednesday, March 05, 2008
Köpek sürtündü diye eteğimi kesecek değilim...
Köpek sürtündü diye eteğimi kesecek değilim...
Kıskançlığı görmek acıtır insanı. Ben zaten çok huzsuzlanırım bu çemberim içine girersem..
Ama kıskanç ve haset insanlarda yokmu,? Hani yüzüne baktığında gülümsese bile ihanetini anladığımız insanlar yokmu,?
Şimdi kibir denen o insan bileğinden bahsedeyim.. Kibir işte bazen hoşumuza gider hepimizin aslında ama bunu dizginlemek önemli değilmidir.? Şimdi hem dizginliyemiyorsun, hemde herşeyimi kıskanıyorsun ve bütün bunları yaparken bana zarar da veremiyorsun , içinde içini yiyor söyle bana şimdi ufaklık; kim zarar görüyor,????
Bir yandan da düşününce kıskanılan bir kişi olmak yani bir insan tarafından da değil onlarca insan tarafından kıskanılan kişi olmak benide kibirli yapmalıydı değilmi,? Burnu büyük olmalıydım ve yardım etmeyi sevmezdim ama ne var biliyormusun benim mayamda yok bunun çokcası... "Ben aynaya baktığımda ki yüzü kıskanıyorum ve onunla yarış ediyorum ve hani beni kıskanan o fazlalığın algılıyamadı şey şu oluyor ben sürekli o aynadaki ifadeyi geçiyorum."
Benim derdim kendimle, yarışım da kendimle. Siz bana yetişmek için koşarken ben gözümün alamadığı yerleri hedeflemişken siz sadece benim gözümün bile o tarafta olmadığı yani ihanetinde adresi olan arkamı seyrediyorsunuz.
Ve ne kadar para kazandığım beni ilgilendirir ben tırnaklarımla geldim buraya ve gideceğim onca yere. Sizse bir düşünün bakalım ne yaptınız,? Benim kaliteye olan düşkünlüğümü sen lüks düşkünü olarak görüyorsan bir düşün sende olan on taneden bende aslında bir tane var. Veya yaşam standartlarımı kendi çemberime göre ayarladığıma dikkat et. Ben sevmem laga luga yapmayı hesap ödediğimde. Yada öncesinden planlarımda yoktur gittiğim yerlerde. Şimdi sen benim hayat bir gündür o da bu gündür felsefemi nasıl algılarsan algıla senin gibi olamıyacağım için arkamdan konuşma yeter. Nasıl iplemediğimi tartışacağına senin gibilerle yapamıyor olduğunu hatırla lütfen. Ve lütfen bana bok atmadan önce bir düşün sen nerdesin ama ben ya ben te nerdeyim. Eğer köpek sürtündü diye eteklerimi kesseydim ufaklık ben burda seni bile anlıyor olamazdım. O yüzden benim tektaşımla, kulağımdaki küpemle, bileğimdeki kelepçemle yada levis kotlarımla, twist montlarımla ve benim kilomla, benim sevgilimle ve benim evimle yarışacağına benimle yarış da meydan iş görsün. Şayet yapamazsan benle yarışmayı ee artık yeter be rahat bırak beni.
İşte bu yüzden cesareti olanları tarih hatırlamıştır hep.
*Bu yazıyı da utana sıkıla yazdım.*
Ben seversem,
sevdiğim herşeyde dahil
Ben ölürsem,
Ahh,
Ya ben ölürsem...
05,03,08 / 15;36
Kıskançlığı görmek acıtır insanı. Ben zaten çok huzsuzlanırım bu çemberim içine girersem..
Ama kıskanç ve haset insanlarda yokmu,? Hani yüzüne baktığında gülümsese bile ihanetini anladığımız insanlar yokmu,?
Şimdi kibir denen o insan bileğinden bahsedeyim.. Kibir işte bazen hoşumuza gider hepimizin aslında ama bunu dizginlemek önemli değilmidir.? Şimdi hem dizginliyemiyorsun, hemde herşeyimi kıskanıyorsun ve bütün bunları yaparken bana zarar da veremiyorsun , içinde içini yiyor söyle bana şimdi ufaklık; kim zarar görüyor,????
Bir yandan da düşününce kıskanılan bir kişi olmak yani bir insan tarafından da değil onlarca insan tarafından kıskanılan kişi olmak benide kibirli yapmalıydı değilmi,? Burnu büyük olmalıydım ve yardım etmeyi sevmezdim ama ne var biliyormusun benim mayamda yok bunun çokcası... "Ben aynaya baktığımda ki yüzü kıskanıyorum ve onunla yarış ediyorum ve hani beni kıskanan o fazlalığın algılıyamadı şey şu oluyor ben sürekli o aynadaki ifadeyi geçiyorum."
Benim derdim kendimle, yarışım da kendimle. Siz bana yetişmek için koşarken ben gözümün alamadığı yerleri hedeflemişken siz sadece benim gözümün bile o tarafta olmadığı yani ihanetinde adresi olan arkamı seyrediyorsunuz.
Ve ne kadar para kazandığım beni ilgilendirir ben tırnaklarımla geldim buraya ve gideceğim onca yere. Sizse bir düşünün bakalım ne yaptınız,? Benim kaliteye olan düşkünlüğümü sen lüks düşkünü olarak görüyorsan bir düşün sende olan on taneden bende aslında bir tane var. Veya yaşam standartlarımı kendi çemberime göre ayarladığıma dikkat et. Ben sevmem laga luga yapmayı hesap ödediğimde. Yada öncesinden planlarımda yoktur gittiğim yerlerde. Şimdi sen benim hayat bir gündür o da bu gündür felsefemi nasıl algılarsan algıla senin gibi olamıyacağım için arkamdan konuşma yeter. Nasıl iplemediğimi tartışacağına senin gibilerle yapamıyor olduğunu hatırla lütfen. Ve lütfen bana bok atmadan önce bir düşün sen nerdesin ama ben ya ben te nerdeyim. Eğer köpek sürtündü diye eteklerimi kesseydim ufaklık ben burda seni bile anlıyor olamazdım. O yüzden benim tektaşımla, kulağımdaki küpemle, bileğimdeki kelepçemle yada levis kotlarımla, twist montlarımla ve benim kilomla, benim sevgilimle ve benim evimle yarışacağına benimle yarış da meydan iş görsün. Şayet yapamazsan benle yarışmayı ee artık yeter be rahat bırak beni.
İşte bu yüzden cesareti olanları tarih hatırlamıştır hep.
*Bu yazıyı da utana sıkıla yazdım.*
Ben seversem,
sevdiğim herşeyde dahil
Ben ölürsem,
Ahh,
Ya ben ölürsem...
05,03,08 / 15;36
Monday, March 03, 2008
ATTIM-GİTTİ,
Anlatmak istiyorum, çünkü artık daha fazlasına devam etmek istemiyorum, tahammül edemiyorum.
Kısa iki üç cümleden ibaret olacak açıklamam, anlayana yani benim gibi si ancak bunu yapar...
"Eğer birisine borç verdiysen, unut paranıda o insanıda...
Ve eğer birisine yani bu birisi herhangi birisi olsun sen yardımlarına borç bir kariyer verdiysen yani sen bu insana herhangi birşeyde öğrettiysen, unut bunuda...
Veyahut sen bu insana cidden borç bir ömür verdiysen, ubunuda unut...
Kimse verecekli olduğunu saymaz, sevmez ben bir boynuzdum geçtim misali pirelenir.. Ama bilmez ki devenin üstündeki pirede kendini bak ben ne güzel bir bok oldum sanarmış..."
Şayet birisine yardım edeceksen eğer çok geniş olmalısın attım gitti denize diyebilmek için,,
Ben mi ne yaptım ATTIM, GİTTİ...
(Benden başkası birşey beklenmezdi de zaten, bana yakışan paylaşabilmekti, ama yakışmayansa az da olsa bir teşekkür beklemekti yada teşekkürü simgeleyen davranışlar...)
Şimdi saat 11 olmuş ve sonra akşam olucak uyucaz sabah olucak kalkıcaz yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz başka günler, başka sevgiler, başka heyecanlar ve en soğukları ihanetler ve intikamlar olacak...
Ben bu kadar adem oğlu - havva kızı - bir ölümlü olaraktan hep unutup gitmeyi şeçsemde vakti geldiğinde ÖDEMİŞİMDİR -ÖDETMİŞİMDİR - ÖDEMİŞLERDİR - ÖDEYECEKLERDİRDE... Soğuk yada sıcak vakti geldiğinde ya ben yada başkaları salıvermiştir belayı kucağına. İnandım; inandığım için oldu hepsi birer birer...
Herşeyin bir bedeli vardı; Beni tanımanında bir bedeli var.
Kısa iki üç cümleden ibaret olacak açıklamam, anlayana yani benim gibi si ancak bunu yapar...
"Eğer birisine borç verdiysen, unut paranıda o insanıda...
Ve eğer birisine yani bu birisi herhangi birisi olsun sen yardımlarına borç bir kariyer verdiysen yani sen bu insana herhangi birşeyde öğrettiysen, unut bunuda...
Veyahut sen bu insana cidden borç bir ömür verdiysen, ubunuda unut...
Kimse verecekli olduğunu saymaz, sevmez ben bir boynuzdum geçtim misali pirelenir.. Ama bilmez ki devenin üstündeki pirede kendini bak ben ne güzel bir bok oldum sanarmış..."
Şayet birisine yardım edeceksen eğer çok geniş olmalısın attım gitti denize diyebilmek için,,
Ben mi ne yaptım ATTIM, GİTTİ...
(Benden başkası birşey beklenmezdi de zaten, bana yakışan paylaşabilmekti, ama yakışmayansa az da olsa bir teşekkür beklemekti yada teşekkürü simgeleyen davranışlar...)
Şimdi saat 11 olmuş ve sonra akşam olucak uyucaz sabah olucak kalkıcaz yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz başka günler, başka sevgiler, başka heyecanlar ve en soğukları ihanetler ve intikamlar olacak...
Ben bu kadar adem oğlu - havva kızı - bir ölümlü olaraktan hep unutup gitmeyi şeçsemde vakti geldiğinde ÖDEMİŞİMDİR -ÖDETMİŞİMDİR - ÖDEMİŞLERDİR - ÖDEYECEKLERDİRDE... Soğuk yada sıcak vakti geldiğinde ya ben yada başkaları salıvermiştir belayı kucağına. İnandım; inandığım için oldu hepsi birer birer...
Herşeyin bir bedeli vardı; Beni tanımanında bir bedeli var.
Subscribe to:
Posts (Atom)