Çırılçıplak oturdum yatağın en köşesine. Gözlerimi sevdiğim yatak odamın reyhan rengi duvarlarına diktim, baktım baktım. Takvim hala ikibindört eylül' ü gösteriyordu, ayağa kalktım parkelerin üzerinde karafatmalarla dans ede ede gittim önce bir sigara sonrada sonrada yerdeki koca siyah mumu yaktım, ışığı kapattım ve siyah saten çarşaflarını yeni aldığım yatağıma uzandım. Araladığım dudaklarımın kenarına sıkıştırdığım sigara öyle güzel dans ediyordu ki. Bir nefes bir dans, bir nefes bir dans.
Günlerde gecelerce sevişmelerimizi seyrettim duvarda, ateşle dumanın dansı gibi. Bir seni yakardım, bir beni yakardım. Ateş ateş sevişmelerimizi, yatağa uzanan o incecik bedenimin ellerinin arasında kaydığı, dudaklarının bulmuş bir kahin gibi üzerimde usuldadığı geceleri özledim.
Halbuki daha saçlarım göğüslerimi bile örtmüyor ama en üryan düşleri ben görüyorum. Adi bakışlarım üzerimde doğruldum yataktan aynaya doğru ilerledim. Baktım ve bizi gördüm. Odada çığlıklarımızı duydum. Reyhan rengi duvarları gördüm gene.
Acımadım ne sana nede bana. Bir sigara daha yaktım, mutfağa doğru ilerledim. Tezgahın üzerindeki içki şişelerine takıldı gözüm. ne halde olduğumun ne zamandır çırılçıplak seni beklediğimin takvimi gibiydiler. Temiz bir kadeh evet alt raftaki şarap.İlerledim siyah satenlerin üzerine oturdum gene, sırtımıda yastıklarla destekledim. Bir kadeh, bir kadeh daha. Gözlerimi kapadım. Güneşle beraber uyanmalarımızı izledim. En sevdiğin film gibiydim. Uyurken ifadelerimi izlediğini benle beraber gülümsediğini gördüm. En sevdiğin film gibiydim. O filmin başrol oyuncusu ve sen filmin en pahalı afişi üzerinde uyuyordun. Ne de şanşlıydın, sevdiğindim. Taparcasına sevdiğin tek hayat, tek kadın bendim. Güneş gözlerime vurduğunda gördüm hepsini. Dudaklarımda dudaklarının usultusuyla uyandığım yazın en sıcağı mevsimlere inat terinle yıkanıyorum her an...
Bir güneş gördüm, öpücüğü eksikti. Ve titreye titreye kasılıyordum. Gözlerimi açtım sabah olmuş ve bedenimi titreten senin bedenin değildi. Ellerinin arasında kasılmamıştım. Soğuk artık çok soğuktu. Zaten artık neye sarılsam hep üşüyordum. Hep kasıla kasıla üşüyordum.
Bir sigara sıkıştırdım dudaklarımın o en sivri köşesine. Siyah çarşafa dolandım ve ilerledim. Hiç bitmiyecek muma üfledim. Perdeleri araladım ve balkona çıktım. Garip bir ürpertiyle gerindim balkonda.
Bütün odaları dolaştım camları açtım. Bir nefes ve bir duman. Bütün şişeleri doldurdum poşetlere, kül tutmuş küllükleri, sigara izmaritlerini, hepsini topladım. Yatak odama ileriedim ve takvimi bugüne getirdim. Aynaya baktım, çarşafı döktüm üzerimden. Bembeyaz giyindim. Omuzlarıma inen saçlarımı tokaladım. Boynumun inceliğini sergilermişçesine topuz yaptım tepemde. Bakmaya doyamadığın gözlerimin en sivri ve en büyük bakışlarına sürmeledim siyah kalemimi. Baktığımda hayatı hissettiğin gözlerimin sınırlarını çizdim. Baktığımın sonunu getirebilecek bakışlarımı taktım üstüme ve konuştuğumda kan akıttığım dudaklarımı araladım en sevdiğim kırmızı rujumu sürdüm. Bir ileri bir geri evet şimdi daha doldun ve belirgin. Biraz allık, evet elmacık kemikleri. Ahh bunları çok beğeniyorum. Herşeyi topladım, herşeyi. Kim taşıyacak bu çöp poşetlerini...
Kırmızı çantam omzundan çapraz bir maşallah çizerek uzanıyor. Bu evden çıkmadan önce bir nefes bir duman, bir nefes bir duman. aynada son rütuşlar. Bu beyaz elbiseyi ben ne zaman aldım anımsamıyorum bile. Off terliklerim, nerdeler hani o kırmızı terliklerim.
Evet gidiyorum, yaşadıklarımı unuttum içe içe, en dibini göre göre unuttum gitti. Eteklerimi tuta tuta, sokaktaki çocukların yere beyaz tebeşirlerle çizdiği sek sek dn oynaya oynaya gidiyorum.
Neler gördüğümü bilmeyen bakışları aldatmaya gidiyorum. Sigaramı üzerinde söndürdüm ben yandım sende yan diye.
"Herkez acıttığını acıyacaktır - Ebda"
Ben yandım,
Sende dağlan ateşle,,!
Esen MUTİ
Ebda
29,06,06
19,01,07
1 comment:
. . .
sessizlik...
Post a Comment