Bu şehrin, yaşadığım evin, taşıdığım kalbin birer hapishane olduğunu zannediyorum.
Şehir hapsettiğinde başka şehirlere gidiyorum o an her şey uzak.
Ev hapsettiğinde başka arkadaşların evinde bulaşık yıkamak zevkli olabiliyor.
Kalbim hapsettiğinde ki bu daha basit. Susuyorum susuyorum - susup susup unutuyorum.
Dengesizliği kabul ediyorum.
Çok sevdiğim denizini bu şehrin, başka denizlere tercih etmeyi,
Rahatladığım mutfak masamı ve ufak televizyonumu başka evlerde eğrelti oturmaya tercih etmeyi,
Kabul edebiliyorum.
Kalbimin hükümsüzlüğünü anlamıyorum işte. O kadar sessiz ki, yeter artık yeter diye bedenimi sıkıştırmasını seyrediyorum.
Kalbim gel gitme,,,
No comments:
Post a Comment