Monday, April 18, 2005

Bir Rüyaydı,

06;30 telefonum caliyor duyuyorum. Ama rüyadayım onunda farkındayım. Rüya ile gerçek arasında kalmışım uyanmalımıyım devammı etmeliyim onun sersemliğiyle (bu hali çok sever çok da nefret ederim) telefonu kapatmişim. Taki diğer telefonumun çalmasıyla 06;35 gene açamıyorum gözlerimi. Gün bu günün sabahın körü. Zil çalıyor zil çalıyor, uyanamıyorum ama rüyamda kalkıp kapıyı açıyorum. ;) Elinde papatyalarla adam karşımda. Papatyayımı daha çok seviyorum senimi daha çok seviyordum acaba,? Hanginiz daha tatlısınız,? Diye aklımdan geçiriyorken; papatyalara saldırıp boynuna atlıyorum ;) Hep yaptığım gibi...
O kadar gerçek bir rüyaydı ki, bahar kokuyor papatyalar ve Oda senin kokunla esip geçiyor.
07:00 telefonlar iptal. Bu sefer cidden kapı zili çalıyor, irkildim acaba dedim. Ranzadan aşağı merdiven kullanmadan öyle bir hopladımki tahtalar zangırdadı. Hemen kapıyı otomatiğine bastım, tahta kapıyı açtım uzun holde ilerledim. demir kapıya doğru... dışarıda bir gölge bile yok. Kafamı dışarı çıkarttım, sağa-sola bakıyorum gelmiş ve gitmiş hiç kimse yok. Peki zil,? Zile kim bastı...

;)
Velhasıl bin kelam. Bugün bir demet papatya aldım, ve beni mis kokusuyla uyandırdı. Rüya yada gerçek ne fark eder. Bundan daha fazla mutlu olamam ki..

;)

No comments: